4 Ağustos 2008 Pazartesi

Zilli'nin Günlüğü- 2


Merhabalar, herkese iyi haftalar diliyorum. Sanmayın ki, biz köpeklerin de pazartesi sendromu yok. Var, hem de nasıl var. Niye? Çünkü haftasonunu benimle geçiren annem ve babam, yine bana mama parası kazanmak için işe gittiler ve ben evde yalnız kaldım :((

Geçtiğimiz haftayı misafir ve diş değiştirme haftası olarak özetleyebilirim sanırım. Bugüne bugün 3.5 aylık oldum ve şimdiden 4 tane süt dişim değişti. Ağrım sızım yok ama anlatamayacak kadar çok kaşıntım var. Ama köpeğin ailesi gibi yok biliyor musunuz? Halimden bir onlar anlıyor. Kaşıntı sırasında kullanabileceğim bi süre şey koydular önüme, ipler, toplar, kemikler de kapılara veya koltuklara sıra gelmiyor, sonra da fırça yemiyorum :)) Herkes mutlu yani. mesela geçen gün annem, bir örtü sermişti, üzerinde oynayayım diye, kokusundan mıdır nedir, bir lezzetli geldi bana. Arada çaktırmadan onu da kemiriyorum.

Ailede müthiş popülerim bu arada. Her arayan önce beni soruyor, çok hoşuma gidiyor. Bir sürü de gelen giden var.

Perşembe günü annemin ikiz yeğenleri geldi. Neredeyse benim kadarlar. Boy olarak yani. Biri benim gibi kız, biri de erkek. Erkek olanla çok iyi anlaştık. Bana hediye bir top getirmiş, hemen oynamaya başladık ama kız nedense korktu galiba. O küçük ben küçük neden korktu anlamadım. Ama annesinden de şüphelenmedim değil. Tam ben evime gelen misafire ilgi göstermek adına onları yalamaya giderken bir baktım ayaklarını koltuğa topladılar. Üşümüş de olamazlar, evimiz soğuk değil. Çözemedim bu işi. Hatta sonra annem daha fazla üzülmeyeyim diye beni odama götürdü.

Cuma günü ise annemle babamın çocukluk arkadaşları Emrullah abi ve Şişin abla geldi. Bana çok sevdiğim diş kaşıma kemiklerinden getirdiler. Şişin abla daha kapıda aldı beni kucağına, neredeyse hiç bırakmadı. Ben hissediyorum, annem ben şımarıcam, hep kucak isteyeceğim diye biraz huzursuzlandı ama sevene sevmemi diyecektim canım. Bir kucaktan diğerine gezdim bütün gece. Sonra bir ara evdeki vitrinin camının arkasında yabancı bir köpek gördüm. Hemen ailemi savunma pozisyonu aldım, önce biraz hırladım, sonra da iki havladım. O arada annem beni yanına çağırdı, zaten diğer köpek de benim üstünlüğümü ve evi sahiplendiğimi görünce benimle birlikte vitrinin camından kayboldu.

Cumartesi günü aşı günüm biliyorsunuz. Bu hafta kanlı ishal aşımı oldum. Evden çıkmadan bir baktım anneannem geldi. Söylediğine göre beni görmek için uğramış. Salona geçtiler, anneannem beni severken, annem de bir methediyor, bir methediyor beni. "Aman da ne zekiymişim, maaşallahım varmış. Tuvalet terbiyemi öğrenmişim, sadece gazetelere yapıyormuşum." Anneannem de dinliyor. Bir anda içimden bir muzurluk yapmak geldi. Annem lafını bitirmeden ben halının üzerine çişimi yapmayı bitirmiştim:))) Sonrasında bayağı bir fırça yedim ama özellikle annemin yüz ifadesini görmeniz gerekiyordu. Nasıl diyorsunuz, başından aşağıya kaynar su dökülmüş gibiydi. Tamam yapmam lazımdı biliyorum ama çocuk, hatta bebek olmak biraz da bu demek değil mi?



Dün bütün günü evde annem ve babamla geçirdim. Biraz mırıldadık, biraz uyuduk, biraz dolaştık. Mesela annem yemek yaptı. İçerideyken kapıyı kapatmıyor. Ama benim oraya girmem yasak biliyorsunuz. Ben de tam kapının önünde yatıyorum böyle zamanlarda. Sadece patilerimin ucu çizgiyi geçiyor o kadar. Acıktan bişi olmaz, di mi? Olmaz olmaz :))

Akşamüstü baktım kapı çaldı. Açtık. Hah! yine beni sevmeye gelen biri diye kuyruğumu sallaya sallaya kapıya gitmemle geriye kaçmam bir oldu. Gelenler küçük anneannem Niloş'un oğlu ve eşiydi ama bi de "Pati" Abla. O dokuz aylıkmış. Ama inanmazsınız, nasıl desem bana sanki 3 yaşındaymış gibi geldi. Ben küçücük kaldım yanında. Hemen bi koklaştık, tanıştık. Ama annem hafiften tırstığımı anlayınca beni kucağına aldı. Yaklaşık bi 15-20 dk ev bayağı bir haraketliydi. Hadi ben şaşırmıştım ama annemler benden daha çok şaşırmıştı. Benim de 3-4 ay sonra o kadar olacağıma inanmak istemediler.






Tabii, ayların verdiği tecrübe ile, Pati Abla benim fark etmediğim bi sürü detayı fark etti. Mesela evdeki akvaryumun içindeki balıklar ve annemin çiçekleri. Diğer tarafta o kadar eğitimli ki benimkiler şaşırdı. Otur, kalk, yat, dön, koş, gel git, dur. Hepsini biliyormuş. Mesela çay ikramı sırasında kesinlikle oturduğu yerden kalkmamış. Mış-muş diyorum ben o arada yine odama istirahate!! çekilmiştim. Sonra babam anlattı, bana da sordu; "Kızıııım, sen de büyüyünce Pati ablan gibi, söz dinleyecek misin?" Ben de iki mıykladım üzerine, "Niye dinlemeyecekmişim?" gibilerinden. Benim neyim eksik ki Pati Abla'dan...

1 yorum:

Bella dedi ki...

Yerim o kukuyu ben

Blog Widget by LinkWithin

Etiketlerim..

...

"Hayat, özellikle, yazılanları okumak, çekilenleri seyretmek ve tabii ki pişirilenleri yemek için çok kısa, biraz koşmak lazım... "
myspace graphics

Free Counters

Hayatın İçinden...

 

Divitim... | Creative Commons Attribution- Noncommercial License | Dandy Dandilion Designed by Simply Fabulous Blogger Templates