3 yıl önce izlediğim ve sonunda “ay,
ay, ay...” demekten konuşmaya, hatta nefes almaya bile fırsat bulamadığım
filmlerden biriydi “Incendies / İçimdeki Yangın”. Kanada yapımı filmde anne
vasiyetinde çocuklarına Lübnan’a dönüp abilerini ve babalarını bulmalarını istiyordu.
Ve sonrasında Ortadoğu’nun sapsarı
coğrafyasınında, “bir artı birin nasıl iki değil de bir ettiğini”
anlatıyordu film.
İşte benzer bir kurguyla
karşılaşacağımı, sonunda tabiri caiz ise mideme yumruk yemiş gibi
kalakalacağımı bilmeden, biraz da gecikmeli izlemeye başladım, başrollerini Penelope Cruz ve Emile Hirsch’ün oynadığı Twice Born / Sen Dünyaya Gelmeden’i.
Film, kitapları ülkemizde de
Doğan Kitap tarafından yayımlanan Margaret
Mazzantini’nin “Venuto al Mondo” isimli kitabından uyarlanmış. Filmin yönetmeni
Sergio Castellitto, aynı
zamanda Mazzantini’nin kocası, filmde de Penelope’nin kocası rolünde...
Film, çok eski bir arkadaşın
davetine karşılık, oğluyla, yıllar önce, savaş zamanı terk ettiği Bosna’ya geri
dönen Roma’lı Gemma’nın savaştan önce tanışıp evlendiği Amarikalı Diego’yla aşklarını,
çocuk sahibi olma isteklerini, Gemma’nın kısır olduğunu öğrendikten sonra
yaşadıklarını ve savaş sürecinin onları ve çevrelerindeki insanları nasıl
etkilediğini anlatıyor. Özellikle savaş sahnelerinde, yaşanmış gerçekle ekrandan
olsa bile yüzleşirken, insanlığınızdan utanır hale geliyorsunuz.
Kurgu itibariyle günümüz ve
geçmiş arasında gidip gelen filmde, Gemma’nın oğlunu da, Margaret Mazzantini ve
Sergio Castellitto’nun gerçek hayattaki oğulları Pietro Castellitto oynamış. Bir
diğer çok önemli rolde de bizden biri Saadet Işıl Aksoy var ve gerçekten de, oyunculuk
performansı olarak, diğerlerinden hiç aşağı kalmamış.