İstanbul'un sıcaklarında sırtımdan sırtımdan süper bir "okuma" rüzgarı esiyor. Sevgili kocamın artık alışmış olması gerekirken haaaala şaşıran bakışları altında bir kitabı daha başarı ve keyifle tamamladım. Ama tadı damağımda kalmadı desem yalan olur. Bu seferki zaferin adı "Empati". Adam Fawer'in şu ölümlü hayatında tamamladığı 2. romanı.
Peşin peşin söylemem lazım, Empati hem kurgusu hem de içeriği açısından zor bir roman. 2007'de başlıyor. Size bir sürü şey anlatıyor. Sonra 16 yıl öncesine, herşeyin başladığı günlere dönüp, kafanızdaki tüm belirsizlikleri tek tek aydınlatmaya başlıyor ve yine günümüze dönüp olayı tamamlıyor. Tüm bu kurgu karmaşasının içinde de, bir bölümde beyinin çalışma sistemi üzerine küçük fizik dersler alırken, diğerinde bunlara Locke ve Decartes'i karşılaştıran felsefe ekleniyor. Ve yine ilk kitapta olduğu gibi, farklı açılardan Tanrı sorgulanıyor. Şaka maka bir sürü de ekstra şey öğreniyorsunuz. Tüm okuma sürecinde şaka yapmıyorum yorumlarım söyleydi, "Hım!, hı? ayyyy!! haaaaaa!"
Kitabın konusuna gelirsem, hikaye dünyadaki yüz binde birlik kesimden yani Empat'lardan yola çıkıyor. Bu insanların beyin elektrikleri farklı çalıştığı için karşılarındaki insanların beyin frekanslarına girip, "bükmek" tabir ettikleri sistemle, duyguları kontrol edebiliyor, isterlerse çok mutlu veya çok öfkeli olmalarını sağlayabiliyor. Yine özünde iyileri ve kötüleri anlatan 636 sayfanın, aralarda ağırlaşsa da nasıl bittiğini kesin anlamıyorsunuz.
Kitabın konusuna gelirsem, hikaye dünyadaki yüz binde birlik kesimden yani Empat'lardan yola çıkıyor. Bu insanların beyin elektrikleri farklı çalıştığı için karşılarındaki insanların beyin frekanslarına girip, "bükmek" tabir ettikleri sistemle, duyguları kontrol edebiliyor, isterlerse çok mutlu veya çok öfkeli olmalarını sağlayabiliyor. Yine özünde iyileri ve kötüleri anlatan 636 sayfanın, aralarda ağırlaşsa da nasıl bittiğini kesin anlamıyorsunuz.
Fawer'in ilk kitabı "Olasılıksız"la ilgili yazımda da söylemeye çalıştığım gibi, içerik itibariyle çok keyifli ama bir o kadar da derin olan iki kitapta, bence, kesinlikle gece yatarken veya plajda güneşlenirken okunamaz, okunmamalı. Bence farklı tarzı ve konu şekimleriyle ikiside muhteşem.
Kitaptan güzellikler:
- "İnsanlar söylediklerinizi ya da yaptıklarınızı unutur ama onlara hissettirdiklerinizi asla unutmaz." Maya Angelou (Amerikan şair, aktris ve Amerikan İnsan Hakları Hareketi'nde yer alan sembol isimlerden biri. Şiir kitaplarından "Just Give Me a Cool Drink of Water 'Fore I Die" ile Pulitzer Ödülü'ne aday gösterilmiştir)
- "Cogito Ergo Sum" Decartes (Düşünüyorum, öyleyse varım.)
0 yorum:
Yorum Gönder