23 Temmuz 2008 Çarşamba

Zilli'yi Takdimimdir...

Pazar günü adadaki son kahvaltımız sırasında, Uğur'un (otel sahibi) bahsettiği Golden'li çift aşağıya indi. Bizim de içimiz eridi. Oscar, maaşallah çok güzel, 6 yaşında bir erkek Golden Retriever.

Biz karı koca köpeği çok seviyoruz. Köpek fikrinin, çok zaman önce aklımıza düşmüşlüğü vardı zaten. Ancak sevgili kocam büyük köpek istediği, bende de üzerinize afiyet biraz titizlik olduğu için bir türlü cesaret edememiştik.

Ben tabi, olmuşunu! bulunca tüm kafamdaki soruları arka arkaya sıraladım. Sağolsun çiftte beni kırmayıp, sonsuz sorularıma sabırla cevap verecek kadar nazikti.

Evet, onlar da apartmanda yaşıyordu. Evet, onların da köpeği evde yalnız kalıyordu. Evet, bebekliği pek bir maceralı geçmişti. Evet kesinlikle bir Golden ama mümkünse dişisini tavsiye ediyorlardı. Hayır, eve hiç tuvaletini yapmıyordu, dışarıdan eve girmeden önce de patilerini ve poposunu yıkayıp siliyorlardı. Hayır, çocuklarıyla hiç bir sıkıntı olmamıştı ve Hayır, bu sevgiyi başka hiçbirşeye değişmezdi.

Tüm bu ve benzeri sorunun arkasından benim ikizler burcu yüreyim heyecandan hoppidi, hoppidi atmaya başladı. Gözüm sevgili kocamda. Ondan gelen ilk yorum: "Karıcım eğer böyleyse dönünce bakalım ama benim endişem, hem "kedi" hem köpek aynı evde nasıl olacak?" Hadi buyurun buradan yakın...

Diyebilirim ki adadan Geyikli'ye vapur seyahati isim araştırması ile geçti. Kocam direkt Asena'dan girdi olaya. Bir kurt değil de golden düşündüğümüz için daha farklı isimle üzerine yoğunlaştık. Ben biraz daha muzur isimler peşinde koştum. Burada anlatmayacağım bir süreç sonunda kızımızın isminin "Zilli" olmasına karar verdik.

Eve dönüş yolu, köpeksever tanıdıklarımıza araştırmaları için haber verip, "Arka balkonu ona tahsis ederiz, mutfağa hiçbir şart altında giremez, tasmasını kırmızı alalım vb." detaylar üzerinde konuşmakla geçti.

Akşam 6-7 yerle görüştük. Bir sürü üretici var ama insanların yaklaşımları bize pek hitap etmedi. Mesela adam Aydın'da yetiştiriyor, otobüsün kargosunda İstanbul'a getiriyor. Ancak piyasa konusunda bayağı bir bilgi sahibi olduk. Pazartesi akşamüstü bu bilgilerle, eve çok yakın, daha önceden de balıklarımız münasebetiyle muhabbetimiz olan Hayvanlar Alemi isimli petshop'a gittim. Derdimi anlattım ve karşımda Zilli'yi buldum.

Kendi köpeklerinin torunu olan bu kız, erkek kardeşiyle beraber kafesteydi. Ben onu gördüğümde tam 90 günlüktü. Oğlan zıpır zıpırken kız masum, sakin ve çok insancıldı. Hemen yukarıdaki fotoğrafı çekip sevgili kocama gönderdim ve "bence budur" dedim. O da iş dönüşü uğradı, gördü ve çok sevdi. Ve biz kızı aldık. :)) Ancak o gece eve götüremedik. Zaten veterinerkontrolündeydiler ama sadece koruyucu aşıları yapılmıştı, o yüzden ilk 2 aşısının yapılması için bıraktık. Ama benim için gece ve dün geçmedi. Bir heyecan, bir heyecan.

Akşam eve geldim. Ortalığı biraz onun için organize ettim. Arabaya atlayıp, almaya gittim. Yavrum, arabaya ilk bindiğinde yüzündeki ifadeyi ve korkuyu hiç unutamayacağım. Zaten ilk çişini de oraya yaptı :))



Dünden beri bazen dolaşarak, bazen kucağımızda hem evi hem de bizi tanımaya çalışıyor. Bu şabah biz iki koca insan etrafında pervane olduk. Yemeğini yedi mi, çişini yaptı mı? Kızım bizi utandırmadı ve çişini gazete üzerine yaptı. Hemen ödülü aldı tabii. Bu akşam itibariyle ufak ufak dışarıya çıkmaya başlayacak.

İlk gece sonunda fikrimizi merak ediyorsanız, "Niye şimdiye kadar bir köpeğimiz olmamış?". :))

0 yorum:

Blog Widget by LinkWithin

Etiketlerim..

...

"Hayat, özellikle, yazılanları okumak, çekilenleri seyretmek ve tabii ki pişirilenleri yemek için çok kısa, biraz koşmak lazım... "
myspace graphics

Free Counters

Hayatın İçinden...

 

Divitim... | Creative Commons Attribution- Noncommercial License | Dandy Dandilion Designed by Simply Fabulous Blogger Templates