4 Eylül 2012 Salı

Asmalı Cavit...


Cuma akşamı için aklımızda bambaşka bir program vardı. Ta ki, sabah radyoda Mazhar Alanson’un o çook sevdiğimiz şarkısı, “...sana sarı laleler aldım, Çiçek Pazarı’ndan..” çalıpta, çook uzun zamandır Beyoğlu’na çıkmadığımızı hatırlatana kadar.

Şarkıyla beraber modumuz, modumuzla beraber de programımız değişti ve akşamın program çatısını Beyoğlu üzerinde kurduk.

Benim için genellikle konu Beyoğlu ise, gerisi teferruattır ama bu sefer uzun zamandır gitmek istediğim bir mekan konusunda ısrarcı oldum, Asmalı Cavit.

Yeri adından da anlaşılacağı gibi Asmalımescit’te ama daha detaylı tarif isterseniz, kepaze bir şekilde Yemekhane diye bir lokantaya çevrilen tarihi Markiz Pastanesi’nin yanındaki sokağa sapın, son dönemde pek popüler olan tek tekçinin Asmalı temsilcisini solunuza alarak aşağıya doğru yürüyün, sağ tarafınızda kalacak.

Asmalı Cavit’in kuytuda kalmış girişine dışarıdan bakınca, Alp stili bir dağ evinin andırır. Ancak mekan içine girince mucizevi bir şekilde genişler ve yüksek tavanının verdiği ferahlıkla sizi sarmalar. Çok kişi üst katı tercih etse de bize göre giriş, ahşap kaplamaları, yüksek tavanı ve açık kapıdan dolaşan temiz hava ile vazgeçilmezdir.

Meyhaneye giden insanlar o mekanları genellikle yemek kalitesinden çok ambiansları için tercih eder. Asmalı Cavit, hem ambiansı hem de on numara yemek kalitesini bulabileceğiniz nadir mekanlardan biridir.

Biz o akşam rakımızın yanına kavun ve beyaz peynirle beraber daha iyisini hiçbir yerde yemediğim köz patlıcan salatasını, içinde bir tane bile kılçık bulunmayan deniz börülcesini ve kocaman taze karidesleri meze yaptık.

İlk dublelerimizin sonuna geldiğimizde mekanın spesiyali, pamuk kıvamındaki yaprak ciğer sofrada yerini aldı. Biz istemedik ama ızgara muska börekleri ve kalamarlarının yan masalardan aldığı iltifatlar kulağımıza kadar geldi.

Biz kapanışı, yine mekanın spesiyallerinden, tam zamanı da olduğu için, sardalya ile yaptık. Hamsikuşu gibi üstüste yapıştırarak ızgarada pişirdikleri sardalyalar sulu sulu, kıvamında pişmiş ve çok lezzetliydi.

Çay – kahve ikramından sonra gelen hesap iki kişi için, İstanbul ölçeğinde makul, yediklerimizin kalitesi ve lezzetine göreyse ucuzdu.

Bu okuduklarınızdan sonra ağzınız sulandı, mideniz asit salgılamaya başladı mı? Ne güzel, size de afiyet olsun!

0 yorum:

Blog Widget by LinkWithin

Etiketlerim..

...

"Hayat, özellikle, yazılanları okumak, çekilenleri seyretmek ve tabii ki pişirilenleri yemek için çok kısa, biraz koşmak lazım... "
myspace graphics

Free Counters

Hayatın İçinden...

 

Divitim... | Creative Commons Attribution- Noncommercial License | Dandy Dandilion Designed by Simply Fabulous Blogger Templates