Utanarak söylemem gerekiyor ki,
tenise olan ilgimin sadece 8-10 yıllık geçmişi var. O zaman kadar tenisi herkes
kadar biliyordum, yani neredeyse hiç. Bildiğim kadarıyla tenis, genelde iki
kişinin, raket ve tenis topuyla, dikdörtgen, ortasından ağ geçirilmiş,
kırmızımsı bir alanda oynanan bir oyundu. Ama içine girdikçe tenisin bunun
çooook ötesinde bir spor olduğunu keşfettim ve bileklerimdeki sıkıntı yüzünden
oynayamasan da, sağlam bir izleyici oldum.
Şimdi gelin pazartesi başlayacak
Amerika Açık öncesi tenis ile ilgili genel ve deyat bilgilerin üzerinden
geçelim:
İlk olarak, İngiltere'den
1800'lerde oynanmaya başlayan oyun, öncelikle İngilizce konuşulan ülkelerde
yayılmış. Bugün bir olimpiyat sporu da olan tenisin, her seviyeden, her yaştan
ve her ülkeden oyuncusu bulunuyor.
Kort
Tenis, kort dediğimiz bir
dikdörtgen saha üzerinde oynanır. Tenis kortları 23,77m (78 feet) uzunluğunda
ve 10,97m (36 feet) genişliğindedir. Tekler müsabakası için genişlik 8,23m (27
feet) ‘dir. Ağırlıklı olarak tercih edilen toprak, çim, sert veya sentetik korttur.
Toprak kortları 'yavaş' olarak
tanımlanırlar;çünkü top rakete gelene kadar hız kaybeder ondan sonra oldukça
yükseğe zıplar ve yere çarptıktan sonra ani bir hizlanma olur;çünkü toprak
kortta oyuncular top-spin vuruşları tercih etmeleridir. Toprak korttaki maçlar
winner adı verilen sayı alan vuruşların daha zor olması sebebiyle daha uzun
sürer. Sayılar genellikle oyuncularin basit hatalar denilen topun filede
kalması ya da çizgilerin dişarı atilmasi sonucu alınır . Toprak kortlarında
oynanan oyunlarda topun bıraktıği izler belirgindir.
Sert ve çim kortlar daha
"hızlı" yüzeylerdir. Bu hız yapıldıkları maddeye göre değişir. Bu
yüzeylerin özelliği kısa sıçrayışlardır. Bu kortlarda sert servis atan ve
vuruşları sert olan oyuncuların avantajı vardır. Çim kortlarda topun sıçraması miktarı,
çimin ne kadar sağlıklı ve ne sıklıkta biçildiğini gösterir.
Sayı yapmak için topunuz kortun
ortadaki küçük dikdörtgenin, çizgileri dahil, içinde kalmak zorundadır.
Oyunlar
Bir taraf servis atarak oyunu
başlatır. Kazanılan her sayıda oyuncunun puanı 15, 30 ve 40 şeklinde artar.
Sayı, topun rakibin sahasında kalması, rakibin topu hatalı atması, rakibin iki
kere üst üste hatalı servis kullanması gibi durumlarda kazanılır. Üç sayı alıp
40 puana erişen oyuncu, bir sayı daha kazanırsa, o set içinde 1 oyun kazanmış
olur. Toplamda 6 oyun kazanan oyuncu, bir set kazanmış olur.
Eğer maç sırasında 40-40'lık bir
eşitlik meydana gelirse, bir sonraki sayıyı kazanan avantaj kazanır. Böyle bir
durumda oyuncu bir sayı daha kazanırsa seti alır., sayıyı rakibi kazanırsa
eşitlik durumu yeniden oluşur. Bir oyuncu iki sayı üst üste kazanıncaya kadar
da mücadele bu şekilde devam eder.
Grand Slam’lar harici
turnuvalarda kadınlar ve erkekler maçlarını 2’şer set üzerinden oynar. Eşitlik
durumunda kazanan 3. set sonunda belirlenir. Grand Slam’larda ise, kadınlar
yine 2’şer set üzerinden oynarken, erkekler 3 set üzerinden maç yapar eşitlik
durumunda kazanan 5 set sonunda belli olur.
Turnuvalar
Uluslararası teniste 4 büyük
turnuva (Grand Slam) var. Bunlar; Avustralya Açık, Fransa Açık (Roland Garros),
Wimbledon ve Amerika Açık'tır. Amerikan Açık Tenis Turnuvası; sert kortlarda,
Fransa Açık Tenis Turnuvası; toprak kortta, Wimbledon; çim kortlarda,
Avustralya Açık ise sentetik kortlarda oynanır. Bunun dışında yıl için erkekler
için ATP (Association of Tennis Players)’nin, kadınlar için de WTA (Women’s
Tennis Association)’ın düzenlediği genellikle birbirlerine paralel şehirlerde
düzenlenen, oyunculara sağladıkları klasman puanları açısından 250, 500 ve 1000’lik
olarak tabir edilen diğer turnuvalar vardır. Bunların kort tipi de değişkenlik
gösterir ve genellikle 4 büyük Grand Slam öncesinde, oyuncular için, Grand Slam’in
kort tipine hazırlık şansı da sağlar.
Terminoloji
Forehand: Sağ elle oynayanların vücutlarının sağ tarafında, sol
elle oynayanların ise sol taraflarında topa vurma şeklidir.
Backhand: Sağ elle oynayan oyuncuların topa vücutlarının sol
tarafında, sol elle oynayan oyuncuların topa vücutlarının sağ tarafında iken
yaptıkları vuruştur.
Love Game: Sıfıra karşı kazanılan oyun
Miss Hit: Genellikle raketin kasnağına çarpıp yön değiştiren
vuruş
Ace: Atılan servis topuna, rakip oyuncunun raketiyle
dokunamamasına denir.
Çift Hata: Servis atışı sırasında, iki top hakkında da
topları fileye takmak veya servis karesi içine düşürememek suretiyle puanı
kaybetmektir.
Passing-Shot: Filede bulunan rakip oyuncunun, topa
dokunmasına fırsat vermeden onu geçen ve puan olan vuruşlara denir.
Tie-Break: Setteki 6-6'lık durumda, beraberliği bozmak
amacıyla oynanan, kazanmak için minimum 7 puan ve iki farka ihtiyaç duyulan
oyun.
Deuce: Oyunda Eşitlik hali- Berabere Oyunlarda sayıların
40-40 olması
Net / Let Net / Let: Servis sırasında top fileye dokunup
doğru alana düşerse, bu duyurular yapılır.
Slice (Kesme): Topa alttan ve raketi eğimli tutarak yapılan
vuruştur.
Drop Shot (Kısa vuruş): Rakip sahada file önüne düşürülen
top
Grand Slam: Bu kavram ilk kez 1933 yılında New York Times'ta
John Kieran adlı bir yazar tarafından kullanılıyor. Yazar köşesinde, o zamanlar
bunu başarmaya yakın olan Avusturalyalı tenisçi Jack Crawford için "eğer
Amerika Açık'ı da kazanırsa, bu kortlarda 'Grand Slam' yapmak gibi bir şey
olur" diye yazıyor. Burada yazarın kastetiği köken Briç'ten geliyor.
Briç'te mevcut 13 eli (löve) kazanmaya 'Grand Slam' deniliyor. Daha sonraları
1930'larda bu terim ayrıca golfte sezonun 4 büyük turnuvası kazanıldığı zaman
da kullanılıyor
Yakın geçmişte erkek ve kadın
tenisini domine eden isimlerin başında Pet Sampras, Boris Becker, John McEnroe,
Stephan Edberg, Ivan Lendl, Andre Agassi, Mats Wilander, Martina Navrotilova,
Steffi Graf, Martina Hingins gelirken, bugünün tenisinin dominant kral ve
kraliçeleri Roger Federer, Novak Djokovic, Rafael Nadal, Andy Murry, Juan
Martin Del Potro, Williams Kardeşler, Maria Sharapova, Viktoria Azerenka ve
Petro Kvitova.
Oyuncular açısından turnuva
kazanmak çok önemli ancak dünya sıralamasının ilk sıralarındaysanız, kariyer
hedefinizin başında 4 Grand Slam’i de kazanmak geliyor. Kare ası tamamlamak
olarakta ifade edilen bu başarıya bugüne kadar Fred Perry (1935), Don Budge
(1938), Rod Laver (1962), Roy Emerson (1964), Andre Agassi (1999), Roger Federer
(2009), Rafael Nadal (2010)’ın aralarında bulunduğu 7 tenisçi ulaşabilmiş.
ABD’nin New York kentinde 27
Ağustos-9 Eylül tarihleri arasında düzenlenecek Amerika Açık Tenis Turnuvası,
bu senenin / sezonun son Grand Slam’i.
Bu seneki diğer Grand Slam’leri sırasıyla Novak Djokovic (Avustralya Açık),
Rafael Nadal (Roland Garros) ve Roger Federer (Wimbledon)kazandı.
Novak Djokovic, geçen sene,
gluten alerjisi için özel bir diyet uygulayıp, O2 odasında düzenli
tedavi görmeye başladıktan sonra, olağanüstü bir performans sergileyip, ortalığı
birbirine katmıştı ancak bu sene, geçen seneki üst kalite performansının biraz
altında. Bunda basınçlı O2 odasını kullanmasına izin verilmemesinin
büyük etkisi olduğu söyleniyor.
İspanyol Boğası olarak anılan ve
kazandığı kupaları öpmek yerine ısırmak gibi bir huyu olan Rafael Nadal’ın
dizinde, oyun tarzından kaynaklanan tendinitis diye bir rahatsızlık var ve
Roland Garros’taki performansı malesef sakatlanmasına sebep oldu. Hemen
arkasından katıldığı Wimbledon’da ikinci turda elendi ve malesef Amerika Açık’a
katılamıyor. Hatta sezonu kapatmış olabileceği yönünde söylentiler var.
Tüm tenis otoriteleri tarafından,
gelmiş geçmiş en iyi tenis oyuncusu kabul edilen ve “Ekselansları” olarak
anılan Roger Federer ise, 31 yaşına girmiş olmasına rağmen, iki yıl önce
kaybettiği birincilik ünvanını bu seneki Wimbledon şampiyonluğundan sonra geri
aldı. Golden Slam olarak adlandırılan 4 Grand Slam + Olimpiyat Madalyası
hayalini, Londra Olimpiyatları’nda İngiliz Andy Murry ile yaptığı final maçını
kaybederek gerçekleştiremese de, geçen hafta Cincinnati’deki finalde Djokovic’i
yenerek bu sezonki 6. Şampiyonluğunu kazandı.
Bu turnuvaya da 1 numaralı sırabaşı olarak katılıyor.
Kendileri genelde estetik olduğu
halde, oyunlarını çok bağıra çağıra oynadıkları için izlemeyi pek tercih
etmediğim kadınlar ayağında ise, dünya bir numarası Belarus Victoria Azarenka
bu seneki turnuvanın 1 numaralı seribaşı olacak. Geçirdiği ciddi
rahatsızlıklardan sonra kortlara fırtına gibi dönen Serena Williams ise, ev
sahibi olduğu turnuvada 4. seribaşı olacak.
0 yorum:
Yorum Gönder