24 Ocak 2014 Cuma

Şapkalı O***** Çocuğu / İkinci Kat

Hedon - Oben beni dürtmese, Gezi'den beri, neredeyse 8 aydır buraya birşeyler yazmadığımı / yazamadığımı fark etmeyecektim. Hazır bi taraftan dürtülmüş, bi taraftan ellerim yazmak için kaşınmaya başlamış, bir taraftan da bu geçen sürede bayağı bir malzeme biriktirmişken, dedim fırsat bu fırsat, "Vira Bismillah!" 
 
Madem bu kadar süre sonra tekrar yazıyorum, bari konu başlığı sansasyonel olsun diye, ilk olarak, iki gün önce İkinci Kat - Karaköy'de izlediğimiz, Şapkalı O***** Çocuğu'yla başlamaya karar verdim.
 
 
Amerikalı yazar Stephen Adly'nin 2011 yılında yazdığı ve Broadway'de kapalı gişe oynayan, "The Motherfucker with the Hat" isimli oyunu, bu sezon Ezgi Erdoğan çevirisi ve Bedir Bedir'in rejisiyle İkinci Kat - Karaköy'de sahneleniyor.
 
Oyun, farklı bağımlılıkları olan 5 karakterin, kendileriyle ve birbirleriyle ilişkilerini, hayattan kaçışlarını, küskünlüklerini, hayal kırıklıklarını ve beklentilerini, kara komediyle izleyiciye aktarıyor.
 
Son dönemde özel tiyatroların oyun seçimlerinde ve performanslarında özellikle dikkatimi çeken bişey var. Sanki oyunu ne kadar küfürlü oynarlarsa ve oyundaki çıplaklık ve seksapelite ne kadar aşırı olursa, sanki performans o kadar iyi olacakmış gibi düşünüyorlar ama yanılıyorlar.
 
Çok hassas çizgideki bu kavram ve hareketlerin fazlalığı bir yerden sonra seyirci olarak beni rahatsız etmeye, oyuna ve oyuncunun performansına konsantre olmamı engellemeye başlıyor.
 
Mesela yukarıda bahsettiğim oyun, kokain ve alkol bağımlılığıyla mücadele eden kişiler arasında geçiyor tamam ama ortam bu diye her cümlenin içine en az 5 tane küfür koyarsanız, metin inanırlıktan uzaklaşıyor ve konsantre olup izlemesi çok zorlaşıyor. Aynı şekilde cinsellik ve seksin kullanım şekli ve sıklığı, izleyici olarak bende, benzer problemler doğuruyor. 



 
Tüm bu handikapların içinde, 5 kişilik ekipte, özellikle Evrim Doğan ve Ünal Yeter'in performanslarını oldukça başarılı bulduk. Fatmagül'ün Suçu Ne? isimli dizide kötü yengeyi canlandıran Esra Dermancıoğlu'nun sahneye çıktığı bölüm ise, bizim için oyun adına kırılma noktasıydı çünkü eğer öncesinde ara olsaydı, sanırım oyunun yarısında çıkabilirdik.
 
Bitirirken, İkinci Kat'ın Karaköy Sahnesi ile ilgili de birşeyler söylemeden geçmemek lazım sanırım. Ödenek sıkıntısı yaşayan özel tiyatrolar, ellerindeki imkanları sonuna kadar kullanıp, yeri gelince ceplerinden harcayıp, büyük bir özveriyle, son dönemde de birbirlerinin sahnelerinde "destek oyunları" oynayarak, müthiş işler çıkartıyorlar. Her ne kadar İkinci Kat - Karaköy, yer olarak Perşembe Pazarı'nın arkalarında, çok ters ve ürkütücü bir lokasyonda olsa da, büyük ve desteklenmesi gereken bir proje.
Blog Widget by LinkWithin

Etiketlerim..

...

"Hayat, özellikle, yazılanları okumak, çekilenleri seyretmek ve tabii ki pişirilenleri yemek için çok kısa, biraz koşmak lazım... "
myspace graphics

Free Counters

Hayatın İçinden...

 

Divitim... | Creative Commons Attribution- Noncommercial License | Dandy Dandilion Designed by Simply Fabulous Blogger Templates