Havalar çok sıcak, artık ofiste
geçirdiğiniz her saniye daha bir ağır, daha bir yorucu… Siz de hepimiz gibi
fena şekilde tatile ihtiyaç duyuyorsunuz…
Ama bir probleminiz var. Güneydeki
tatil köyleri size çok suni ve kalabalık, herşey dahil sistem ise, biraz
zorlama geliyor.
Peki
beklentiniz nedir? Cevaplarınızın arasında gezmek, görmek, eğlenmek, keşfetmek,
küçük bir cip safari, zeytine, zeytinyağına, balığa doymak, biraz çılgınlık,
biraz romantizm, biraz sükunet, her şeyden sonra da huzur içinde ve dinlenmiş
olarak eve dönmek varsa çantanızı hazırlayın, size güzel bir tavsiyem
olacak
Bir yer düşünün; Orman içinde ama
isterseniz deniz de var. Orada olduğunuz süre içinde size sadece kuş sesleri ve
bol oksijen eşlik ediyor. Hepsi doğal malzemeden Ege Mutfağı’nın tadına
doyulmaz lezzetleri sofranızda. Brokoli, ısırgan otu,
hindiba ve semizotu içeren yöre yemekleri; çeşit çeşit zeytinyağlılar ve deniz
mahsulleri otelin menüsünü süslemekte. Mutfakta kullanılan süt, peynir, bal ve
zeytin Yeşilyurt ve çevre köylerden elde ediliyor.
Yeşilyurt
ya da diğer adı ile Büyük Çetmi'nin merkezinde ve çevresinde birçok butik otel
var. Bu oteller doğal ortamda tatil yapmak isteyenlere hizmet veriyor. Buradaki
çoğu tesis, yeni bir tatil anlayışının örnekleri. "Sürdürülebilir ya da
soft turizm” olarak nitelendirilen tarzla, geleneksel turizm anlayışının o
bölgeye verdiği zararın en aza indirilmesi hedefleniyor.
Bu
otellerden biri de Manici Kasrı. Mani söyleyen anlamına gelen adı, yemek ve
dinlenme salonundaki resimlerin sahibi ve otelin inşaası sırasında büyük emeği
geçen İzmir’li ressam Faruk Manici’den geliyor.
Kazdağı
eteklerinde, uçsuz bucaksız zeytinlikler, badem ve incir ağaçları arasında
şehirden uzak bir kaç gün geçirmek isteyenler için konforlu seçenekler sunan
otel, bütün stresinizden arınıp ruhunuzu ve bedeninizi yenilemeniz için
mükemmel.
Manici
Kasrı’nın sahibi Tarık Ulusoy, Yeşilyurt köyüne yerleşeli epey olmuş. İnşaat
işleriyle de uğraşan Ulusoy’un köyün restorasyonunda da büyük emekleri var.
Civardaki köy evleri orjinaline sadık kalınarak onarılıyor. Köylülerle
yaptıkları işbirliği sayesinde köyün çehresi, eskisine sadık kalınarak
değiştirilmiş ve şehirden uzaklaşmak isteyenler için muhteşem bir mekan haline
gelmiş.
Mekan
otantik taş mimari üslupla, yıkılmış eski bir zeytinyağı fabrikasının taşları,
ahşap kolon ve kirişleri kullanılarak inşa edilmiş. Fabrikanın yüz yıllık ateş
tuğlaları ile örülmüş kemerli koridorlarına bakınca Manici Kasrı'nın tarihi bir
bina olmadığına inanmakta güçlük çekebilirsiniz.
Genel
olarak ingiliz tarzının hissedildiği dekorasyonda aile üyelerinin topladığı
antika parçalar, yurtdışından getirilmiş döşemelik kumaşlar kullanılmış. Hepsi
farklı renkte ve tarzda döşenmiş odalarda, şömine başındaki berjer koltuklar ve
kadife perdeler dikkat çekiyor.
Otelin iç ve dış mekanlarda hizmet
veren kafe terasında ve barında zaman zaman şiir veya fasıl geceleri
düzenleniyor. Terasta yapılan sucuk ve sıcak şarap partileri ise size sunulan
diğer özel keyifler arasında.
Manici Kasrı, sessizliğiyle ünlü...
Çünkü önünden araç geçmeyen bir dağın yamacında, televizyonun olmadığı, cep
telefonun bile zar zor çektiği bir yer burası. Otele gazete bile alınmıyor.
Denize girmek isteyenler 4 km. uzaklıktaki Manici'nin özel plajına otelin
araçlarıyla da gidebiliyor.
0 yorum:
Yorum Gönder