Oben’in bu akşam www.radionovo.com ‘da 20-23 arası rembetiko
çalacağını duyunca, aklıma Balat’ın yıllar içinde klasiği haline gelmiş
Cibalikapı Balıkçısı geldi.
Dışarıdan bakıldığında, Kadir Has
Üniversitesi’nin duvarı ile diğer binaların arasına sıkışmış, küçücük, 3 katlı
bu ahşap bina, içeride size sunacağı zevk konusunda pekte ipucu vermez. İçerisi,
ahşap binayla uyumlu ahşam zemin, masa ve sandalyelerle o eski Türk filmlerinde
görmeye alıştığımız klasik meyhaneler gibidir. İnce bir salaşlık tülüyle
örtülmüş hissi verse de, saatler ilerledikçe müşterilerin camlardan taşan
kahkahaları mekanın esasında ne kadar sevildiğinin ve tercih edildiğinin
göstergesi. Camlar açıldığında direkt Haliç’in içindesiniz. Hele ki üçüncü
kattaki manzara muhteşem, Hasköy’den, tarihi Galata kulesi’ne, Topkapı
Sarayı’na uzanan nefis bir panaroma…
İşin lezzet bölümüne gelirsek,
iddia ediyorum ki, Cibalikapı Balıkçısı, İstanbul’un en özel ve en güzel balık
mezelerine sahip.
Masaya oturduğunuzda önünüze
gelen örnek tepsideki meze ve otların hiçbir tanesi sıradan değil. Normalde
ancak Ege’deki balıkçılarda görebileceğiniz, mevsimine göre değişen, Kaya Koruğu,
Şevketi Bostan, Radika veya Deniz Börülcesi gibi otlar, Saraylı, Cibalikapı
Usulü Girit Ezme, Kurutulmuş Domates Sarması, Kopsiya, Mezgit Sarma, Zeytin
Dolması gibi mezeler... Ara sıcak olarak gelen bir permesanlı midye var ki,
hani anlatmak için kelimelerim kifayetsiz... Balık üstüne bir kez Bodrum’da yiyip
sonrasında burada geliştirdikleri, başka hiçbir yerde yiyemeyeceğiniz enginar
tatlısı ve helvayı meyveyle karıştırıp fırınladıkları Cibalikapı tatlısı...
Yemek üstüne ise kahvenizle beraber ev yapımı Satsuma, Vişne veya Nar likörü.
Cibalikapı Balıkçısı’nın
yıllardır değişmeyen bir geleneği ise, fonda devamlı rembetiko çalmaları ve
denk gelirseniz size çıkışta bir cd hediye etmeleri.
Sanırım geçen senenin sonunda,
mekanın ortaklarından Behzat Şahin, “Tariflerimizi deneyip kullanmanızda bizce
bir sakınca yok!” diyerek, mekanın neredeyse tüm tariflerini içeren “Cibalikapı
Balıkçısı’ndan” isimli bir kitap çıkarttı. Başlangıçtan sona kadar menünün tüm
alternatiflerinin detaylıca verildiği kitapta, peynirden zeytinyağına, manavdan
balıkçıya tedarikçileriyle de röportajlar mevcut. Resimlerini Moda’daki şubenin
arkasında kendi kurduğu düzenekle çeken Behzat Şahin, bu yüzden onları ‘organik’
olarak tanımlamış. Kitabın bonusu ise, elbetteki beraberinde hediye ettikleri
rembetiko CD’si. Bence bu kitap, hayatımda gördüğüm en komplekssiz paylaşım.
0 yorum:
Yorum Gönder