Baştan anlaşalım, ekonomik kriz
var diyen, beni karşısında bulur... Cuma akşamı, bir karışıklıktan ötürü,
rezervasyon yapamadan kendimi Asmalı’da buldum. Her yer full, dükkan sahipleri
süper snob, neredeyse yüzünüze bile bakmıyor. Kendisi ortamın uzmanıdır diye
arkadaşıma bir danışayım, bildik mekanlar dolu, acaba tavsiye edebileceği, bizim
bilemediğimiz bir yer var mı diye mesaj attım, tavsiyesi “Refik veya Yakup”
oldu. Ne kadar yaratıcı di mi? Kendi adıma mı, Asmalı adına mı üzüldüm
bilemedim. Baktığınızda, bir sürü mekan var ama nereye gidelim dersen, yine
Yakup’la Refik. (Ben Cavit’te yer olmadığını bildiğim için, orası hariç bir
alternatif sormuştum, yoksa ilk önerisi sanırım Cavit olurdu)
İşte soğuk havada, umutsuz ev
kadını misali, sokaklarda bir aşağı bir yukarı dolaşırken aklıma geçen hafta
The Club’dan çıkışta, Şişhane’de gördüğüm, yeni açılmış mekanlar geldi.
Kaybedecek bişeyim yok diyerek, o tarafa yöneldim ve kendimi Safi Meyhane’nin
önünde buldum.
Safi Meyhane, Yeni Rakı /
Mey İçki’nin sponsorluğunda, “paylaşmak” teması üzerine oluşturulmuş, kökleri
çok eskiye dayanan önemli bir kültür değerinin güncellenerek geleceğe taşınması
amacıyla ortaya çıkan projenin ilk ürünü.
Mekanın renk seçiminde Ege’lilik
hakim. Beyaz ve maviler ortama ferah bir hava katmış. İki tatlı mekanın
özellikle giriş katındaki masa ve sandalyelerin çoğunluğu ise alışkın
olduklarımızın aksine yüksek bar tabure ve masası gibi. Meze dolabının başında,
işi sadece meze tabağı hazırlamak olan biri bekliyor. Fasıl yok ama genelde 45’liklerden
güzel müzik çalıyor.
Yine rezervasyon probleminden
dolayı bize barda yer bulabildiler. Hani ocakbaşında oturmak neyse de, ki
bazen, özellikle de soğuk kış günlerinde özellikle tercih ederiz, meyhaneye
gidip barda oturarak yemek yemek gerçekten ilginç bir tecrübe oldu.
Safi Meyhane’nin et – balık karışık
bir mutfağı var. Meze dolabı çeşitten yıkılmıyordu ama patlıcan, haydari, midye
dolma gibi klasik mezelerin yanında levrek marine, bulgur köftesi gibi değişik
alternatifler de bulabiliyorsunuz. Benim yakın zamanda Bakü’de yiyip, çokça
beğendiğim patlıcana sarılmış tulum peynirini pesto sosla servis ediyorlar. Ara
sıcak olarak ciğer tava ve Safi mantı istedik. İkisi de çok lezzetliydi ama
genel olarak porsiyonlar o kadar ufak ki, ciğerin bir porsiyonunu Cavit’te ana
yemek olarak yiyebilecekken, burada anca damağınızda hoş bir seda
bırakıyorsunuz. Porsiyonların ufaklığının tek faydası, barda oturduğumuz için,
kısıtlı yerimizde yerleşme sıkıntısı olmadı. Tatlı olarak dondurmalı irmik
helvası yedik, lezzetliydi ama daha iyilerini çokça yemişliğimiz var. Tüm
bunların arkasından gelen hesap ise, yiyip içtiğimiz miktar göz önüne
alındığında yüksekti.
Sonuç olarak, en azından bir kez
denenmesi / şans verilmesi gereken bir mekan olduğunu düşünüyorum ama sanırım
benim alternatiflerim arasında ön sıralarda yer almayacak.
0 yorum:
Yorum Gönder