Buket Uzuner’in Su
isimli son kitabının giriş cümlesi, beni hiçbir kitabınkinin çarpmayacağı kadar
çarpmıştı. Çünkü ben yazsam daha iyisini kurgulayamazdım. “Yaz, sevmeyenler için, geçmesi beklenen bir hastalık gibidir!”.
İşte o kesinlikle benim ve yaz boyunca, o iç bunaltan nemli sıcakları yaşarken,
hep kış gelsin, tiyatro sezonu açılsın, Kumbaracı50’de bir oyun izleyelim,
sonrasında da İstiklal’de sıcacık kestane yiyelim diye hayaller kurdum. Niye
Kumbaracı50 bilmiyorum, eminim Küçük Sahne çıkışında da kestane yiyebilirdik
ama sanırım en son o şekilde yaptığımız için, hayallerimde kestane hep
Kumbaracı50’deki bir oyun sonrasında yendi. Hatta bu şekilde twitler gönderip,
arkadaşlarıma mesajlar attım.
Neyse, yaz ve o bunaltıcı günler,
şükür ki gerilerde kaldı ve biz iki hafta önce, aynı hayallerimdeki gibi, çok
tavsiye edilen bir oyunu izlemek içi, Kumbaracı50’ye gittik. Çıkışta da kestane
yeme programları yaparak.
Kumbaracı50, İstiklal Caddesi’nde,
Kumbaracı Yokuşu’nda, tahmin edebileceğiniz gibi 50 numarada, 1999 yılında,
çoğunluğu İTÜ'den mezun mimar ve mühendislerin bir araya gelerek kurduğu bir
grup olan “Altıdan Sonra Tiyatro”nun, performans mekanı.
Bugüne kadar mekanda 3-4 tane çok
sıkı oyun izledim. Artık malesef oynamadıkları O.B.E.B, bir klasiktir mesela.
“Gerçek Hayattan Alınmıştır”, bu
sezonun tazelerinden. Yiğit Sertdemir, aynı zamanda yazarı
olduğu oyunda, muhteşem bir de performans sergiliyor. Elbette karşısındaki
oyuncunun da Tomris İncer olduğunu özellikle belirtmeliyim. Bence Türk
Tiyatro tarihinin gelmiş geçmiş, en karakteristik, yüz ve sese sahip
oyuncularından biri kendisi.
Kesintisiz 1.5 saatlik oyunda, uzun
zaman sonra, ikisi için de çok özel bir mekanda, bir araya gelen adam ve
annesinin, geçmişe dönük hesaplaşmasını ve geleceğin barındırdığı sırlarla
nasıl yüzleştiklerini izliyorsunuz.
Zaman zaman içinde “in yer face – suratına tiyatro” öğeleri
de barındıran oyunun, gerek sahnelenişi, gerek dekoru, gerek ışıkları gerekse
de müzikleri o kadar başarılı ki, bittiğinde ben resmen yüzüme bir tokat yemiş
gibi oldum ve uzun süre, salon boşaldığı, görevliler mekanda sonraki oyun için
dekor değiştirmeye başladıkları halde yerimden kalkamadım. Ha, çıkışta kestane
mi nooldu? Oyunda düğümlenen midem ertesi gün bile kendine gelemediği için,
çıkıştaki kestane de direkt yalan oldu.
Bu güzelliği siz de yaşamak
isterseniz, oyun 7,8,21,22 Aralık’ta Kumbaracı50’de izleyebilirsiniz. Biletleri
Biletix’ten de alabilirsiniz ama gişeden ayırtırsanız, hem komisyon ödemiyorsunuz, hem de size yardımcı olmak için
elinden geleni yapan çok cici bir kızla muhattap oluyorsunuz.
0 yorum:
Yorum Gönder