18 Aralık 2012 Salı

Arrow...



Dizi, sanki zenginden alıp fakire veren modern bir Robin Hood hikayesiymiş gibi gelmişti, ilk trailer’ını izlediğimde. Sanki çok hoşlanmayacakmışım gibi de hissetmiştim. İkisinde de yanılmışım.

Arrow, teknesi okyanusta kaza geçirip parçalanan, milyoner playboy Oliver Queen’in, ıssız bir adada 5 yıl geçirdikten sonra, tesadüfen küçük bir balıkçı teknesi tarafından kurtarılmasıyla başlıyor.

Her bölümde biraz biraz kazanın nasıl olduğunu, kaza sırasında teknede kimler olduğunu, sonrasında yaşananları, Oliver’in adaya nasıl çıktığını ve yalnız olduğunu düşündüğü adada kimlerle karşılaştığını, 5 yıllık bir süreçte ne gibi bir değişim geçirdiğini, nasıl kurtulduğunu, şehre döndüğünde ne bulmayı umduğunu, ne bulduğunu, nasıl biri olarak kaybolduğunu ve nasıl biri olarak geri döndüğünü, nasıl bir misyonu, niçin yüklendiğini ve bu yolda karşısına çıkan zorlukları izliyoruz.

Hikayenin çok bilindikmiş gibi başlayıp esasında karmaşık bir bulmaca gibi olduğunu gördüğümde dizi beni çok sardı. Birçok kişi de böyle düşünmüş olmalı ki, IMDB Puanı: 8.4

Başroldeki Stephan Amell’i çok tanımıyordum ama esas kız rolündeki Katie Cassidy’i Supernatural, Harper’s Island ve Gossip Girl’den hatırlayabilirsiniz. Diğer önemli rollerde, Dexter’dan tanıdığımız David Ramsey ve her daim asalet timsali Susanna Thompson var.

Benim için dizinin süprizi ise, yıllarca Dr. Who ve Torchwood’da Captain Jack Harkness olarak izlediğimiz John Barrowman’le, giderek önem kazanan bir rolde karşılaşmak oldu.

0 yorum:

Blog Widget by LinkWithin

Etiketlerim..

...

"Hayat, özellikle, yazılanları okumak, çekilenleri seyretmek ve tabii ki pişirilenleri yemek için çok kısa, biraz koşmak lazım... "
myspace graphics

Free Counters

Hayatın İçinden...

 

Divitim... | Creative Commons Attribution- Noncommercial License | Dandy Dandilion Designed by Simply Fabulous Blogger Templates