Film, Paul Verhoeven'in yönettiği
1990 tarihli bilim kurgu klasiği Gerçeğe Çağrı’nın, Len Wiseman idaresindeki yeniden
çevrimi. Bir Philip Dick uyarlaması olan ilk film, çekildiği yılı da baz
alırsak, türün en zeki ve yaratıcı örneklerinden biriydi. 2012 tarihli
versiyonunda ise, tüm öykü ve ardındaki fikirler en basite indirgenerek, film
dur durak bilmeyen bir aksiyona dönüştürülmüş.
5 farklı kişinin kaleme aldığı senaryoda, Verhoeven'in filminden bazı önemli noktalarda ayrılıyor. Mars konusu tamamen çıkarılmış ve tüm öykü dünyada kurgulanmış. Kimyasal savaş sonrası yine dünyanın canına okumuşuz ve yaşanacak sadece iki alan kalmış. Tüm emperyalist güçler, Birleşik Britanya Federasyonu bünyesinde, Britanya ve civarındaki küçük bir bölgede toplanmış. Tüm alt sınıflar ve azınlıklar ise, dünyanın öbür ucunda, Koloni adıyla anılan Avustralya'da yaşıyor.
Koloni'deki çok sayıda insan, çalışmak için her gün Britanya adasına yolculuk ediyorlar. İnsanlar, sanki metroyla seyahat ediyormuşçasına, Koloni’den BBF’na, dünyanın merkezini geçerek ulaşan bir tür tüp kullanarak, işlerine gidiyor. Çoğu vasıfsız, çoğu BBF’ı yönetenlerin, direnişçilere karşı kullandığı robot askerlerin üretildiği fabrikada çalışıyor.
Filmin başında, fena pejmürde, karman çorman bir evde, güzel karısının yanında yatan adam, esasında uzun zamandır, sıklıkla gördüğü ve bir türlü anlam veremediği rüyasından uyanmaya çalışıyor. Film işte bu noktada, kahramanımız Douglas’ı oynayan Colin Farrell’in “6 pax”leriyle başlıyor desem yalan olmaz.
Douglas, gördüğü rüyalarla gerçek
hayatı arasında denge sağlamaya çalışırken, yolu Rekall adlı, insanlara
zihinlerinde istedikleri macerayı yaşatmayı vaat eden bir yere düşüyor. Tam
vücuduna bu halüsinatif deneyim için bazı kimyasallar enjekte edilmeye
başlandığı sırada, mekanı polisler basıyor ve işte aksiyon bu noktada başlıyor
Karısının onu izlemekle görevli bir ajan olduğunu ve sadece altı hafta öncesine
kadar aslında Hauser adlı başka bir adam olarak yaşamını sürdürdüğünü öğrenen
Douglas, hayatını kurtarmak için kaçmaya başlıyor. Fakat bu yaşadığı macera
gerçek mi, yoksa bir sandalyeye bağlanmış halde Rekall'ın vaat ettiği illüzyonu
mu deneyimliyor sadece?
Filmin geneli biraz “Minority Report”, biraz “Blade Runner”, biraz da “I, Robot” karması olmuş. Tamam bilim kurgu ama yeni bişi yok. Başroldeki Colin Farrell’a yardımcı rollerdeki Kate Beckinsale, özellikle aksiyon sahnelerinde Underworld’deki performansının ve formunun meyvelerini toplamış. Diğer önemli roldeki Jessica Biel ise keşke hiç böyle bi aksiyona girmeseydi. Bence biraz sırıtmış.
Filmin geneli biraz “Minority Report”, biraz “Blade Runner”, biraz da “I, Robot” karması olmuş. Tamam bilim kurgu ama yeni bişi yok. Başroldeki Colin Farrell’a yardımcı rollerdeki Kate Beckinsale, özellikle aksiyon sahnelerinde Underworld’deki performansının ve formunun meyvelerini toplamış. Diğer önemli roldeki Jessica Biel ise keşke hiç böyle bi aksiyona girmeseydi. Bence biraz sırıtmış.
Filmin Arnold Schwarzenegger’li Sharon Stone’lu
orijinalinin IMDB puanı 7.5’ken, 2012 versiyonu 6.3’te kalmış.
0 yorum:
Yorum Gönder