Bir adam ve bir kadın...
Amerikalı kadın genç yaşta yaptığı ilk evliliğinde, sarhoş kocasından şiddetli
eziyet görüyor ve hamileyken karnına aldığı darbeyle çocuğunu kaybediyor.
İkinci evliliği sırasında da, kocası sayesinde girdiği sosyetede adamla
tanışıyor. Evli ama kocasından başka adama aşık bir kadındır artık. İngiliz
adamsa, çook popüler, genç bir bekardır. Ana dili gibi almanca, iyi derecede
fransızca ve ispanyolca konuşur. Yıllar içinde hayatına farklı kadınlar girmiş
olsa da mutluluğu ve aşkı, evli bir amerikalı kadında bulur.
Böyle anlatınca, biraz acılı ama
pekte romantik bir aşk hikayesi gibi gözüken öykünün, adamın İngiltere Veliaht
Prensi VIII: Edward olması sebebiyle bambaşka bir açısı var aslında. Çünkü baba
aniden ölünce taht sırasındaki Edward, kral ilan ediliyor. Ancak ingiliz halkı
ve parlamento, Kral’ın ikinci kocasından da bu esnada boşanan dul bir Amerikalı
ile evlenmesini asla onaylamıyor. Bunun üzerine Edward, aşık olduğu kadınla
birlikte olamadıktan sonra kral olmanın bir önemi olmadığını ifade ettiği
müthiş konuşmasını yaparak, sadece 325 günlük krallıktan sonra, 11 Aralık
1936’da görevinden istifa ediyor. Hatırlarsınız sonrasını da iki sene önce
oskar alan “King’s Speech” filminde izlemiştik.
W./ E., Film Ekimi kapsamında izleme
fırsatı bulduğum, yukarıdaki hikayenin, şaşırtıcı ama, Madonna tarafından,
sinamaya aktarılmış hali. İsim de, Wallis ve Edward’ın baş harflerinden
oluşuyor.
İsmi, annesi tarafından, Wallis
Simpson’u anmak için, “Wallis” konmuş, bir taraftan kötü bir evliliği
sürdürmeye çalışırken, bir taraftan da kocasının tüm karşı çıkmalarına rağmen
çocuk sahibi olmaya uğraşan bir kadının, Sothby’s’de düzenlenecek Wallis ve
Edward’ın eşyalarından oluşan müzayedeye gidip gelirken, her bir parçada
karşımıza çıkan o günlere ait başka bir sahneyle paralel kurgulanan hayatını
anlatıyor film.
Bence filmin en önemli özelliği,
anlatım içinde olayı günümüzle çok başarılı bir şekilde kurgulamasının yanında,
herkesin bildiği, “Sevdiği kadın için tahtı bırakan Kral” söyleminin dışında
bir noktaya taşıması ve “Peki bu esnada
“Kadın” nelerden vazgeçti veya nelere göğüs germek zorunda kaldı?” sorusunu çok
güzel bir şekilde sorması ve biraz da anlatması.
Her ne kadar filmin IMDB Puanı
düşük olsa da, seyreden grup olarak hepimiz gerek kurguyu, gerek oyunculukları,
gerekse de bakış açısını çok beğendik.
0 yorum:
Yorum Gönder