Dün akşam Evroş'la buluştuk. Öncesinde nereye gideceğimize karar vermek biraz zaman aldı. AVM'mi olsun, Taksim mi, orada neresi olsun falan filan. Sonrasında biraz da Kasım ortasında zor bulunur havadan da yola çıkarak Asmalımescit'teki Otto'da karar kıldık. İyi ki de öyle yapmışız, paltosuz dışarıda oturduk, hiç de üşümedik.
Daldan dala konan sohbetimize yemekte pane tulum peynirli salata, yarısı mantarlı yarısı peynirli pizza ve güzel bir şişe Merlot eslik etti.
Benim, galiba biraz yabani ve hafif aykırı bir yapım olduğu için çok fazla arkadaşım yoktur. Ancak olanlarla da birbirimizin içini okuruz. İşte Evroş'ta o nadirlerden. Dolayısıyla da sohbetimiz dün, bugün, gelecek, seyahat, kitap, yemek, sinema kısaca herşeyi kapsadı.
Gecenin sürprizi ise dönüşte uğradığımız kitapçıda bana gösterdiği Şükrü Erbaş'ın kitabının arka kapak yazısıydı:
"Ayrılık ne biliyor musun? Ne araya yolların girmesi, ne kapanan kapılar, ne yıldız kayması gecede, ne güz, ne ceplerde tren tarifesi, ne de turna katarı gökte... İnsanın içini dökmekten vazgeçmesi ayrılık. "
0 yorum:
Yorum Gönder